3 Ocak 2008 Perşembe

lojistik yüksekokulu hakkında değerlendirmler

1999 yılında Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin girişimleri ve Sayın Rektörümüzün kararlı tutumuyla kurulan yüksekokulumuzun ilk yöneticisi değerli hocamız Profesör Mehmet Şakir Ersoy’dur. İşletme fakültemizin diğer değerli akademisyenleri ve sektörümüzün gönüllü temsilcileri ile oluşturulan müfredat ve eğitim programı geçen her dönemde kazanılan deneyim ve öğrencilerimizin de katılımıyla daha da mükemmel bir konuma getirildi. Bugün ülkemizin farklı kentlerinde kurulan benzeri eğitim kurumlarına, gerek müfredatımız gerekse de uyguladığımız eğitim ve öğretim programı konusunda bilgi desteğinde bulunabilmenin mutluluğunu yaşamaktayız.

Öğrencilerimizin, akademik yetkinliklerinin yanı sıra profesyonel yetkinliklerinin de geliştirilmesinde büyük rol oynayan ve ulaştırma sektörünün örneği görülmemiş boyutlarda sağladığı destekle gerçekleştirilen yaz staj programları ve şirket ziyaretleri yarının yönetici adayları için bir zenginlik kaynağı oluşturmaktadır.

Akademik kadroya katılan yeni meslektaşlarım ve genç araştırma görevlisi kadrosu akademik gücümüzü her geçen gün artırmaktadır. Müfredatımızın zenginleşmesi ve lojistik anlayışının gerektirdiği çok disiplinli ve çok fonksiyonlu bir eğitim disiplinin oluşturulabilmesi için özveri ile çalışan kadromuz ülkemizin alanında lider bilgi merkezi olma yolunda sağlıklı adımlarla ilerlemektedir.

Zira vizyonumuz “ Avrupa ve Asya kıtaları arasında bir lojistik üs konumunda olan ülkemizin çağdaş ulaştırma ve lojistik politikalarının oluşturulmasına, ulaştırma ve lojistik sektörlerinin ihtiyacı olan “eğitilmiş yönetici adayı” yetiştirme konusuna yönelik çalışmalarıyla sadece ulusal değil, bölgesel platformda da saygın ve lider bir bilgi merkezi konumuna gelmektir”.

Ve aynı zamanda en temel hedeflerimizden biri Yüksekokulumuzu Ülkemizin çağdaş, bilimsel ve saygın yüksek öğrenim kurumları arasında yüceltecek kalite ve kapasitede bilgi üreten, genç beyinleri yetiştiren ve ürettiği bilginin kalite düzeyi ile ülke ekonomisine katkıda bulunabilen bir kadroya sahip olmaktır. Bu hedefe paralel olarak da öğrenim dönemi boyunca akademik kariyer yapma konusunda istekli olan öğrencilere destek olmak, teşvik etmek ve onları akademik kadroya kazandırmak görevlerimizin başındadır.

Önemi son 10 yıl içinde daha da öne çıkan ulaştırma ve lojistik yönetimi alanında, ülkemizin ve bölge ülkelerinin sahip olduğu kaynaklardan yararlanarak ulusal kaynakların en alt seviyede kullanılması ve üretilen hizmetlerin olabilecek en üst düzeyde gerçekleştirilebilmesine yönelik bilimsel araştırmalar yapmak ve bunların dünya akademik platformunda yer alan saygın bilimsel yayınlarda yer almasını sağlamak yine vazgeçilmez stratejik hedefler olarak benimsenmiştir.

Türkiye’nin sağlıklı, çağdaş, dengeli ve rekabetçi bir ulaştırma politikası oluşturmasına destek verecek kalite ve hacimde bilgi üretmek ve bunu ilgili otoritelerle paylaşmak, bu amaca yönelik projeler üstlenmek doğal görevlerimizdendir.

Bilimin ve bilginin evrensel olduğu gerçeğinden hareketle konumuzda faaliyet gösteren mümkün olan en geniş yelpazede üniversite ve akademik kurumla sağlıklı ilişkiler kurmak, kesintisiz bilgi paylaşımının yanı sıra, öğretim üyesi ve öğrenci değişim programları, yüksek lisan ve doktora öğrencisi değişim programları, ortak araştırma projeleri gibi çalışmaları halihazırda başlatmış durumdayız. Yoğun bir çalışma programı sonunda yüksekokulumuz “AVRUPA BİRLİĞİ ERASMUS PROGRAMI” başvuru işlemlerini tamamlamıştır.

Yüksekokulumuz, iş dünyasının oldukça geniş bir kesimine hitap edebilme olanaklarına sahiptir. Üniversitede yaratılan bilgi ve beyinlerin ancak ve ancak endüstride hayat bulması ile ekonomik fayda sağlanabileceği gerçeği ile yüksekokulumuz ürettiği bilgi ve enformasyonu talepte bulunan en geniş yelpazedeki iş kolları ile paylaşmayı, ve elde ettiği gelirleri yapılan araştırma ve uygulanan eğitim sisteminin kalite düzeyini arttırmaya yönelik olarak ayırmayı hedeflemektedir.

Ulaştırma ve lojistik hizmetlerinin maliyeti, üretilen ürünler içinde kayda değer bir paya sahiptir ve faaliyetlerin (özellikle fiziksek dağıtım) zaten çok bol olmayan enerji kaynaklarına bağlı olmaları ve de faaliyetin çevreye verdiği zararlar, tüm dünyadaki duyarlı kurumları “sürdürülebilir kalkınma” konusunda uyarmaya itmiştir. Yüksekokulumuzda uygulanan eğitim programı temiz çevre ve sağlıklı toplum ilkesinden hareketle, gerek müfredatta gerekse de pratik çalışmalarda yer alan tüm bilgilendirmeyi “sürdürülebilir kalkınma” ilkesine bağlı olarak vermektedir.

Hedeflerimiz ne kolay ne de ulaşılamaz değildir. Gerçekleştirilen çalışmaların oluşturulan plan ve konulan hedeflere doğru sapmadan ilerliyor olması ve sonuçlarının somut bir şekilde görülebilmesi hepimizin sahip olduğu güven ve inancı arttırmaktadır. Her geçen yıl yüksekokulumuzun giriş puanları yükselmekte ve bu gelişim aramıza katılan öğrencilerimizin daha bilinçli daha istekli ve akademik olarak daha güçlü olduklarının güvencesini oluşturmaktadır.

Bundan beş yıl önce yeni kurulan bütün eğitim kurumları gibi eğitim tesisi olamayan, daha da önemlisi öğrencisi olmayan ve tüm varlığı birkaç akademisyenin inançlı ve inatçı tutumundan ibaret olan okulumuzun, yeni kurulan pek çok eğitim kurumundan farklı olarak arkasında; uzun yıllar yaşadıkları tüm olumsuzluklara karşın ülkemizin dış ticaretini bir lokomotif olarak yürüten, gayretleri ile ülkemizi uluslar arası platformda gösterdikleri rekabetçi başarı ile ilk tanıtan, çoğu mesleki eğitim alma fırsatından yoksun ama eğitime inanmış, eğitime gönül vermiş ve eğitim verenlere saygılı bireylerden oluşmuş güçlü ve çok büyük bir sektör vardır.



Bölümü ne olursa olsun yüksek öğrenim gençliği kendini gelecekteki mesleğine hazırlamaktadır. Dilediği bölüme girmiş veya girememiş bile olsa bitirdiği okul onun mesleğini tanımlayacaktır. Öğrenciler, öğrenim programlarında ileriki dönemlerde ihtisaslaşmak üzere temel derslerden başlayarak bir dizi ders almaktadırlar. Tümünde rastladığım ortak duygu öğrendiklerini gelecekteki işlerinde nasıl kullanabilecekleri konusundaki endişeleridir. Hangi dersleri alırlarsa, hayatta ve mesleklerinde daha başarılı olacaklarını öğrenmek istemektedirler. Birkaç temel meslek dışında ülkemizde bir çok meslek grubunda okulu bitirdiğiniz an öğrendikleriniz başladığınız işte birebir kullanılamamaktadır. Zaman içinde şirket içi eğitimlerle, mesleki geliştirme programlarıyla belli konularda iş bölümüne gidilmekte ve yaptığımız işler aynı meslekte bile birbirinden farklı ihtisas kollarına veya iş kollarına ayrılmaktadır. Bir dönem sonunda da üniversitede öğrendiklerimizin ne kadarını kullanıyoruz şeklinde bir araştırma yaptığımız zaman öğrendiklerimizin bir çoğunu kullanmadığımızı ve işimizde kullandığımız bir çok bilgiyi de üniversitede öğrenmediğimizi anlıyoruz.

Ortada iki çeşit kayıp görünmektedir. Bunlardan birincisi, kaybolan emek yani kullanılmayan bilgi yüklenmesidir. Bir diğeri de öğrenim süremizce bize daha sonra gerekli olacak şeylerin verilmemesi ile ilgili kayıp zamandır. Bunun nedenini düşündüm. Üniversitelerde öğrencilere bir şeyler öğretmek için canla başla, kısıtlı olanaklarla çalışan öğretim üyelerine hak verdim. Öğrenciler, ileride nerede çalışacaklarını bilmedikleri için, onlara genel amaçlı eğitim verilmekte ve her biri her şeyden biraz olsun haberdar olacak şekilde yetiştirilmektedir. Öğrencilere hak verdim çünkü ileride kendilerini nelerin beklediği konusunda en ufak bir tahminleri olmadan alabilecekleri tek şeyi, kendilerine verilecek bilgiyi alıyorlar.

Lojistik sektöründe çalışan değerli dostlarım, iş sahipleri, hizmet üretenler, hizmet bekleyenler , kaybolan emeğin sorumlusunu biz olarak görüyorum. İleride bizler için çalışacak bu değerli kaynaklarımızı öğrencilerimizi kanatlarımız altına alalım. Bunu onların ilerideki mutluluğu için değil kendi kuruluşumuzun , kendi ülkemizin, kendi dünyamızın geleceği için yapalım. Öğrencilere önce okulunu bitir sonra kapıma gel, seni işe almayı düşünelim, diye değil eğitiminin başından itibaren sahip çıkalım. Vizyonu olan her kuruluş ilerideki iş planını yaparken insan kaynaklarını da planlamak durumundadır. Bu günden 5 yıl sonra nasıl bir eleman yapısına ihtiyacımız olacağını düşünmek zorundayız. O günler için ihtiyacımız olan elemanları bir çoğumuz kariyer planlama ve şirket içi-dışı eğitimlerle bugünden yetiştirmeye başlıyoruz. Bu elemanlardan boşalan kadroların yerine geçecek olan yeni elemanları planlamıyoruz. Meslek liseleri açan büyük kuruluşlar veya sektörler dışında bu konuda planlama yapan hiçbir kuruluş tanımıyorum.

Gelin doğrusunu düşünelim ve yapmaya çalışalım.

Üniversitelerde okuyan ve ileride bizim iş kolumuzda ihtisaslaşmasını istediğimiz öğrencileri daha ilk yıllardan seçelim. Bu öğrencilerin seçmeli derslerinin ileride onun yapmasını istediğimiz işe uygun olarak seçilmesini sağlayalım. Seçmeli dersi yoksa bu dersin eğitim planına alınması için üniversite yetkilileri ile görüşelim ve onlara gerekirse destek verelim, laboratuar olanakları, öğretim görevlisi olanakları yaratalım. Yaz tatillerinde, sadece stajlarını değil tüm zamanlarını ileride yapacaklarını beklediğimiz işte geçirmelerini sağlayalım. Verilecek şirket içi eğitimleri aldıralım, oryantasyon çalışmalarını gerçekleştirelim. Şirketimizin diğer çalışanları ile tanıştıralım. Sektörle ilgili ulusal ve uluslararası dergilere abone yapalım veya okuduğumuz dergileri onlara iletelim. Proje derslerinin, üniversitenin de takibiyle, bizlerle ilgili konulardan seçilmesini planlayalım. Tüm bunların yanında bir de burs ve staj ücreti ile yapacağımız destekler, bizlere ileride kuruluşumuzun en bağlı çalışanlarını yaratma olanağını sağlayacak, eğitime desteğimiz olacak ve kaynak tüketimini azaltacaktır.

Yarınlarımız için sadece soyadları bizimle aynı olan çocuklarımızın eğitimini değil, yarın yanımızdaki masada bizlerle beraber çalışacak olan iş arkadaşlarımızın da eğitimini düşünmek zorundayız.

Sevgiyle, sağlıkla, mutlulukla kalınız. Yüreğinizden umut, gözlerinizden ışık, dudağınızdan gülüş eksilmesin.

H. Cahit SOYSAL
İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Y.O.
Öğretim Görevlisi

Çağımızdaki gelişmeler o kadar hızlı ki bir konuda uzman olmak için belli bir disipline yönelik lisans programları yeterli olamaz hale geldi. Dolayısıyla bir "İşletme Fakültesi" mezunu lojistik sektöründe işe girdiğinde, ilk günden her olaya vakıf olamıyor. Bu durumda uzmanlık değil ileri düzeyde uzmanlık ön plana çıkıyor. Bundan 20-30 yıl önce tıp fakültelerinde uzmanlık eğitimi alan bir kişi dalına bağlı olarak "Dahiliye Mütehassısı" olabiliyordu. Bu uzman doktor tüm iç organlarımız konusunda uzman sayılıyordu. Şimdi vücudumuzun her organı konusunda uzman olan doktorlar var. Bunun gibi, diğer alanlarda da benzer ileri uzmanlık dallarının ortaya çıkması son derece doğal. Bu nedenle, daha lisans düzeyinde eğitim veren bir lojistik yüksek okulu açılmış olması, Türkiye'nin artıları arasında sayılabilecek olaylardandır.

Diğer taraftan, küresel rekabet işletmeleri verimlilik konusuna daha çok eğilmeye itmektedir. Hiçbir işletme gereksiz stoklar için kaynak ayırmak istememekte, yetişmemiş insan gücü istihdam ederek zaman kaybetmemektedir. İşletmeler, kendi kuruluşunda işe başlayan bir kişiden ilk günden itibaren en üst düzeyde verim alma eğilimindedir. Bu gerek işletmenin maliyetlerini azaltmakta gerekse yetişmiş insan gücü için çaba sarf etme zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır.

Öyleyse, lojistik sektöründe çalışmak isteyen bir genç arkadaşımız için İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulundan mezun olmak bir ayrıcalık olarak değerlendirilmelidir. Nitekim, sektörün gözü bu okuldan mezun olan arkadaşlarımızın üzerine odaklanmıştır. Başarılı öğrencilerimiz bunun bilincine çok çabuk varmıştır

Hiç yorum yok: